Filistin: “Yüzyılın Anlaşması” ve bölgesel dönüşüm senaryoları
Ortadoğu’da dengeleri değiştirme potansiyeline sahip gelişmeler yaşanıyor. İsrail’in Filistin topraklarındaki genişleme stratejisi ve buna karşı Filistin halkının içinde bulunduğu kriz, “Yüzyılın Anlaşması”nın aslında nasıl bir dönüşüm öngördüğünü gözler önüne seriyor. Planın temel ayakları şu şekilde şekilleniyor:
1. Gazze’deki Filistinlilerin Sina Yarımadası’na sürgün edilmesi mi hedefleniyor?
Gazze Şeridi’nde devam eden İsrail saldırıları, Filistinli nüfusun bölgeden çıkarılmasını hızlandırma amacını taşıyor olabilir. İsrail’in uyguladığı “yakıp yıkma” stratejisi, halkı göçe zorlamak için sistematik bir baskı unsuru olarak kullanılıyor.
Sınır kapılarının açılmasıyla Filistinli sivillerin Sina’ya geçme ihtimali, bölgesel bir mülteci krizini tetikleyebilir. İsrail’in Gazze’yi askeri olarak tamamen kontrol altına aldıktan sonra, bölgeyi yaşanmaz hale getirme stratejisi gündemde.
Mısır, Filistinlileri Sina’ya kabul etmeye direniyor. Ancak Refah sınır kapısının kapalı tutulmasına rağmen, İsrail’in baskıları artıyor. Geçtiğimiz haftalarda Mısır ordusunun sınır güvenliğini artırdığı ve olası bir mülteci akınına karşı çitler ördüğü gözlemlendi.
İsrail’in hedefi: Gazze’de kalıcı bir Yahudi yerleşimi oluşturmak ve Filistinlileri Sina’ya sürgün ederek, Filistinlilerin kendi vatanlarından tamamen çıkarılmasını sağlamak.
2. Gazze’de silahlı grupların ortadan kaldırılması stratejisi
İşgalci İsrail, 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze’de Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların tamamen yok edilmesini hedefleyen bir askeri operasyon yürütüyor. Ancak bu, sadece bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda Gazze’nin askeri ve siyasi olarak teslim alınmasını amaçlayan daha büyük bir planın parçası.
Askeri olarak: İsrail, Filistinli direnişin altyapısını ortadan kaldırarak, Gazze’yi tamamen kontrol etmek istiyor.
Siyasi olarak: Hamas’ın yok edilmesi, Gazze’nin Batı Şeria’daki Filistin yönetimine bağlanmasını kolaylaştırabilir. Bu senaryoya göre, Filistin devleti içinde tam anlamıyla bağımsız bir Gazze yerine, İsrail kontrolünde bir yönetim şekillendirilecek.
Uluslararası baskılar: ABD ve Avrupa ülkeleri, Hamas’ın devre dışı bırakılması gerektiğini savunuyor. Ancak Hamas’ın ortadan kaldırılması Filistin direnişinin de bitmesi anlamına mı gelecek, yoksa yeni direniş hareketleri mi doğacak?
3. Batı Şeria’daki yerleşim genişlemesi ve Filistinlilerin Ürdün’e zorla göç ettirilmesi
Batı Şeria’da İsrail yerleşimlerinin genişletilmesi hız kazandı. İsrail Savunma Bakanlığı, yeni yerleşim yerleri için onay süreçlerini hızlandırıyor. Batı Şeria’daki Filistinliler, giderek artan baskılarla göçe zorlanıyor.
Yerleşim politikaları: İsrail, Batı Şeria’da Yahudi yerleşimcilerin nüfusunu artırarak, bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çalışıyor.
Filistinlilere yönelik kısıtlamalar: Hareket özgürlüğü kısıtlanıyor, tarım arazileri ve su kaynakları gasp ediliyor, ekonomik ambargolar uygulanıyor.
Ürdün’e sürgün mü? Batı Şeria’daki baskı, Filistinlilerin Ürdün’e göç etmesini tetikleyebilir. İsrail’in nihai planı, Ürdün’ü “Filistinlilerin yeni vatanı” olarak konumlandırarak, Batı Şeria’nın büyük bölümünü ilhak etmek olabilir.
Sonuç: Yeni bir Orta Doğu mu?
Filistinli nüfusun Gazze’den Sina’ya sürülmesi
Hamas’ın ve diğer silahlı grupların yok edilmesi
Batı Şeria’nın Yahudi yerleşimlerle tamamen kontrol altına alınması ve Filistinlilerin Ürdün’e göç ettirilmesi.
Büyük resme bakıldığında İsrail’in uzun vadeli planının bir parçası olarak şekilleniyor.
Eğer bu senaryolar gerçekleşirse, Filistin devleti tamamen tasfiye edilebilir mi?
Yoksa bu plan, Filistin direnişini daha da güçlendirerek bölgede daha büyük bir çatışmayı mı tetikleyecek?
Bu soruların cevapları, önümüzdeki süreçte Ortadoğu’nun kaderini belirleyecek gibi görünüyor.
Kaynak: Mira Haber