Muhabirin kamerası, devrik Suriye rejiminin savaşın ilk yıllarında gözaltı ve işkence merkezine dönüştürdüğü, resmi adı “Şehit Abdülkadir el-Şakfa Hastanesi” olan Humus’taki askeri hastanenin içinden ilk kez korkunç detayları ortaya çıkardı.
Muhabir tarafından hazırlanan video, hastanenin çeşitli bölümlerinde yaşananları anlatan görgü tanıkları aracılığıyla, bu hastanenin duvarları arkasında işlenen zulümlere tanıklık ediyor.
Video, muhabirin 2012’de elde ettiği ve hastane avlusuna dağılmış cesetleri gösteren “Esad’ın Cellatları Arınıyor” filminde gösterilen özel fotoğrafları akla getirirken, muhabirin kamerası bu fotoğraflarla hastanenin 2024’teki mevcut konumu arasında tam bir eşleşme ortaya çıkardı.
Hayatta kalanların ifadelerine ve muhabirin belgelediği sahnelere göre, Humus Hastanesi de dahil olmak üzere Suriye’deki askeri hastaneler, hastaneye olmaktan ziyade işkence merkezleriydi.
Görüntüler, yatakların istismar aracı gibi kullanıldığını, hasta tutukluların tutulduğu insanlık dışı koşulları gözler önüne seriyor.
Video, tutukluların cesetlerini toplamak için kullanılan buzdolaplarına ışık tutuyor; bir görgü tanığı bunların yiyecek depolamak için olmadığını, daha ziyade aşağılayıcı bir şekilde ve insan onuruna saygı gösterilmeden cesetleri üst üste toplanması için kullanıldığını belirtti.
Üst üste yığılmış cesetler
Başka bir tanık, soğutma odalarından birinde cesetlerin tavana kadar yığıldığını, çürüme ve kan kokusu yayan korkunç sahnelerden bahsetti.
Ayrıca rejimin, rejim bayrağıyla süslenmiş ahşap kutularda taşınan ve ölenlerin ailelerine teslim edilmeden önce milli marşlar çalınan ölü askerlerin cesetleriyle nasıl ilgilendiğini de inceledi.
Hasta tutuklular ise güvenlik şubelerinden hastaneye sevk edildiklerinde ağır şiddete maruz kaldılar, bazıları da işkence sonucu hayatını kaybetti.
Videoda ortaya çıkarılana göre işkence suçları sadece askerlerle sınırlı değildi; Eski tutukluların ifadelerine göre doktorlar, hemşireler ve temizlikçiler de vardı.
Muhabir, cesetlerden DNA örnekleri alma prosedürlerinin yanı sıra tutukluların sayısını ve ölüm tarihlerini de belgeleyen kayıtlar elde etti. Bu belgeler, rejimin tutukluların kimliklerini gizleme ve onları güvenlik şubeleriyle bağlantılı seri numaraları olarak sınıflandırma girişimlerinin kanıtıdır.
Video, görsel belgelere ve korkunç ifadelere ek olarak, Humus’taki askeri hastanenin, yalnızca sayıda kalmış olan esirlerin akıbetine ilişkin gizemi açığa çıkaracak birçok bilgiye sahip olabileceğini, mağdur ailelerinin ise bu kayıtların sevdiklerinin başına gelenler hakkında daha fazla gerçeği ortaya çıkmasını umduğunu belirtiyor.
Kaynak: Mira Haber