Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı
Suriye’de uzun süren iç savaş ve direnişin ardından birçok kişi, İslami bir yönetimin tesis edileceğini beklerken ortaya çıkan yeni gelişmeler, bu beklentileri boşa çıkarmış görünüyor. Halep’te kurulan ve ilk toplantısını gerçekleştiren “Suriye Demokratik Geleceği” adlı parti, ülkede demokrasinin tesis edilmesi yönünde bir adım olarak sunuluyor. Ancak bu gelişme, İslami değerler doğrultusunda bir yönetim bekleyenler için büyük bir hayal kırıklığı oluşturdu.
Demokrasi, mücahitlerin mücadelesine karşı mı ?
Demokrasinin temelinde “halk iradesi” kavramı yer alırken, İslam’ın yönetime dair hükümlerinde ise şer’i ilkeler belirleyicidir. Suriye’de yıllarca süren mücadele ve verilen binlerce şehidin ardından Batı menşeli bir yönetim anlayışının yeşermesi, Müslümanların özlemini duyduğu şer’î yönetim anlayışından uzak bir gidişatı göstermektedir.
Suriye Demokratik Geleceği’nin ilk toplantısında “demokratik değerler ve insan hakları temelinde bir siyasi program oluşturma” konuları ele alınırken, “diyaloğun ve vatandaş katılımının önemi” gibi kavramlar da vurgulandı. Ancak bu söylemler, Batılı sistemlerin Ortadoğu’da empoze ettiği yönetim modellerinin kopyalanmasından başka bir şey midir?
Müslümanların beklentileri ile çelişen bir yapı
Mücahitlerin Suriye’de canları pahasına verdikleri mücadele, İslam’ın hükümlerinin hayata hâkim olması içindi. Ancak bugün görünen tablo, bu mücadeleyi sürdürenlerin beklentileriyle örtüşmüyor. “Halkın iradesi” söylemiyle hareket eden demokratik rejimler, hakikatte Allah’ın iradesini göz ardı eden bir yönetim biçimini dayatmaktadır.
Peki, bu gelişmeler karşısında Suriye’de Müslümanların duruşu ne olacak? Gerçek bir İslami yönetimin tesisi için yeni bir mücadele mi başlayacak, yoksa Mücahitlerin kanlarıyla kazandığı zafer, demokrasiyle mi örtülecek?
Bu soruların cevapları ilerleyen süreçte netleşecek, ancak bugün yaşananlar, İslam coğrafyasında gerçek bağımsızlığın hâlâ bir hayal olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Kaynak: Mira Haber