20250312 010007 0000

İsyan, işgal ve uluslararası baskılar arasında kalan Şara ateş hattından çıkabilecek mi?

BM İnsan Hakları Komisyonu, çatışmaların yaşandığı Suriye kıyılarını ziyaretinin ardından yaptığı açıklama sivil ölümlerine dikkat çekti. 

Komisyon raporunda şu ifadelere yer verildi:

 “Suriye kıyılarında 111 sivilin öldürüldüğünü belgeledik, gerçek ölü sayısının çok daha fazla olduğuna inanıyoruz. Belgelenen cinayetlerin çoğu, mezhepsel çağrışımlar taşıyan toplu infazlardı.

Suriye’de öldürülenlerin bir kısmı, aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu ailelerden oluşuyor. Acil, kapsamlı, bağımsız ve tarafsız soruşturmalar yapılmasını talep ediyoruz.

Hayatta kalanlar, birçok erkeğin ailelerinin gözü önünde vurularak öldürüldüğünü, bu vakaların çoğunun saha infazları olarak belgelendiğini ve bunların Lazkiye, Tartus ve Hama vilayetlerinde mezhepsel bir temelde gerçekleştirildiği anlaşılıyor. Mevcut raporlar, bu infazlardan sorumlu olanların, yeni hükümetin güvenlik güçleriyle bağlantılı grupların silahlı üyeleri ve önceki hükümetle bağlantılı grupların silahlı üyeleri olduğunu gösteriyor.

Bu ihlallerden sorumlu olan herkes, hangi kesimden olursa olsun hesap vermelidir. Uluslararası hukukun kurallarına ve standartlarına göre, mağdurların ve ailelerinin gerçeği bilme, adalet arama ve tazminat alma hakkı vardır.” 

İnfazlar dış müdahalenin kapısını açar mı? 

Gerilimin tırmandığı bölgede isyancı Alevilerin pusu ve saldırıları sonucu yaşanan kayıplar, bazı güçlerin orantısız misilleme eylemlerine kapı araladı. 

Eleştiriler, söz konusu infazların, uluslararası meşruiyet tartışmaları gölgesindeki Şam rejimini zora sokacağı ve dış müdahalenin kapısını aralayacağı yönünde yoğunlaşıyordu.

BM heyetinin ziyareti sonrası cumhurbaşkanı Şara, bu tehlikenin önüne geçebilmek için net bir şekilde sivil ölümlerinin sorumlularından hesap sorulacağı mesajını verdi. Hemen ardından da gerek HTŞ, gerekse farklı gruplar arasında yağma ve infazlara karıştığı belirlenen kişilere yönelik tutuklamaların başladığı gözlendi. 

Şara ateş hattının ortasında SDG ile anlaştı 

Öte yandan güneyde sinsice ilerleyen Siyonist işgal ve kıyı bölgelerinde tırmanan isyan hareketi ile ateş hattının ortasında kalan Şara, önceki gün ABD’nin direktifi doğrultusunda SDG ile anlaştı, hemen ardından bugün de Dürzîlerle masaya oturdu. Görünüşe göre Şam yönetimi İsrail ve İran tehdidi gölgesinde, silahlı mücadeleye girmeden düşmanlarının sayısını azaltma politikası güdüyor.

Şam’ın siyasi hamleleri kısa vadede tansiyonu düşürmüş gibi gözükse de, bu adımların rejimi meşru görmeyen iç ve dış tehditlere karşı nasıl bir fonksiyon üstleneceği şimdilik bilinmezliğini koruyor. 

Kaynak: Mira Haber

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir