Suriye’de uzun süre hüküm süren zalim Esed rejiminin devrilmesinin ve HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesinin ardından Türkiye, olayları yakından takip ederek daha ilk haftalarda Suriye’nin müttefiki olmayı başardı.
Başkent Şam’ın düşmesinin hemen ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da olduğu bir heyetin Suriye’ye giderek görüşmelerde bulunması da iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin halihazırda başladığının en önemli göstergesiydi.
Son yapılan açıklamalarla birlikte Türkiye’nin Suriye’de askeri üs kuracağı kesinleşirken, bu gelişmeler yepyeni bir soru işaretine yol açıyor: Türkiye ve İsrail karşı karşıya gelebilir mi?
Golan Tepeleri’ndeki ateşkese rağmen işgalini genişletmeye odaklanan İsrail, Suriye’de hükümet düştüğünden beridir bölgede işgali derinletmeye devam ediyor. Buna karşın İsrail medyası, Türkiye’nin ülkeye üs kurmasıyla daha büyük bir çatışmanın çıkabileceği konusunda endişeli.
Ünlü bir İsrail gazetesine göre eski üst düzey ordu subayı Jacob Nagel’in başkanlığını yaptığı İsrail hükümet komitesi, Türkiye’nin Esad sonrası Suriye’de İran veya Rusya’nın yerini alarak önde gelen yabancı güç olma hedefinin, gelecekte İsrail için güvenlik tehdidi oluşturabileceği konusunda uyarıda bulunan bir rapor yayımladı.
Nagel, Aralık ayında yayımlanan raporunda, Suriye’de Esad yönetimini deviren Hayat Tahrir el-Şam’a destek veren Türkiye’nin, İsrail’e düşman olan Suriye’deki vekil güçlerle işbirliği yapabileceğini öne sürdü.
Raporda ayrıca, Türkiye’nin Suriye’deki nüfuzunu artırmaya yönelik adımları ele alınarak, Suriye ordusunu yeniden inşa etme, askeri üsler kurma ve diplomatik varlığını genişletme konusundaki istekliliğine dikkat çekildi. Türk basınında yer alan bu yöndeki haberlerin, söz konusu iddialara dair yeni soru işaretleri doğurduğu ifade edildi.
Nagel, raporunda Erdoğan’ın Türkiye’nin Osmanlı geçmişini tekrarlama arzusuna da değindi. AKP’nin yakın zamanda düzenlediği bir konferansta Türkiye’nin Suriye’deki stratejik kontrolü yoluyla Osmanlı İmparatorluğu’nun halifeliğini yeniden kurmayı ima eden Erdoğan, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Orta Doğu’nun bölünmesine atıfta bulunarak, “Eğer böyle olmasaydı, Halep, Şam, Hama ve Humus gibi şehirler hala Türkiye’nin bir parçası olurdu.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, daha öncesinde de İsrail’in Golan’dan çekilmemesinin büyük sonuçlar doğurabileceğine de işaret etmişti.
Bununla birlikte İsrail medyası, Türkiye’nin kararlı bir şekilde Filistin’in yanında durmasından ve Siyonizm’i sevmemesinden hoşlanmıyor.
Bu şekilde Türkiye’nin Suriye’de güç kazanmasının ve İsrail’in düşman olarak tanımladığı ülkelerle dostluk kurmasının İsrail’in çıkarına olmayacağı kesin bir şekilde belirtilirken, iki ülkenin Suriye’de askeri bir çatışmaya girmesi çok uzak olmayan bir ihtimal olarak görülüyor.
Kaynak: Mira Haber