İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin (RAF), Hamas’ın esir bıraktığı günlerde Gazze üzerinde bazı keşif uçuşları gerçekleştirdiği tespit edildi. İngiliz hükümeti tarafından resmi bir açıklama yapılmaması, bu uçuşların amacına dair ciddi soru işaretleri doğururken, bölgedeki gerilim ve insani kriz dikkate alındığında, bu tür askeri faaliyetlerin ne tür sonuçlar doğurabileceği tartışma konusu oldu.
Gazze’deki çatışmaların ortasında yapılan bu uçuşların hangi güçlere hizmet ettiği ve bölgede süregelen savaşın dinamiklerine nasıl etki ettiği ise belirsizliğini koruyor.
İngiltere’nin Orta Doğu’daki rolü tartışılıyor
Bu gelişme, İngiltere’nin Orta Doğu’daki rolüne dair uzun süredir devam eden tartışmaları yeniden alevlendirdi. İngiltere, tarihsel olarak bölgedeki birçok siyasi ve askeri sürecin içinde İslam dünyasının aleyhine yer almış bir aktör olarak, arabulucu bir güçmüş gibi lanse edilse de, Gazze üzerinde keşif uçuşları gibi hamleler, Londra yönetiminin gerçekten tarafsız bir politika izleyip izlemediğini sorgulatıyor.
Gazze’de yaşanan insani trajedi göz önüne alındığında, daima Siyonizm’in hizmetkârı olmuş bu küresel güçlerin bölgedeki faaliyetlerinin etkileri daha da büyük önem kazanıyor. Gazze’de halihazırda ağır bir abluka altında yaşayan siviller, sürekli bombardıman tehdidi altındayken, İngiltere’nin askeri istihbarat toplama faaliyetlerinin doğrudan ya da dolaylı olarak Gazze’de sivil katliamını ne şekilde etkilediği sorgulanıyor.
Batı’nın çifte standardı
Analistler, Batılı ülkelerin bölgedeki krizlere yönelik tutumunun çelişkili olduğuna dikkat çekiyor. Bir yandan barış çağrıları yaparken, diğer yandan askeri istihbarat toplama faaliyetleri yürüten ülkeler, Orta Doğu’da güvenlik ve istikrar açısından nasıl bir pozisyon aldıklarını daha net bir şekilde ortaya koymak zorunda.
Kaynak: Mira Haber