Adsız tasarım 20250130 193419 0000

Gizli pazarlık iddiası; HTŞ mahkumlara karşılık Hurraseddin’in tasfiyesini mı istedi?

Suriye’de El Kaide bağlantılı Hurraseddin örgütü, önceki gün resmi olarak kendisini feshettiğini duyurdu. Güç dengeleri açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilen bu beklenmedik karar, gizli pazarlıklar neticesinde mi alındı?

 Örgütün lağvedilmesi, özellikle Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) yönetiminin mevcut tutuklulara yönelik politikasında bir değişiklik yapmaya hazırlandığına dair spekülasyonları gündeme getirdi.

HTŞ’nin Tutuklular Konusunda Yeni Stratejisi

HTŞ’nin, elindeki eski mücahitlerden bazılarını ve farklı sebeplerle gözaltında tuttuğu mahkumları serbest bırakma niyetine girdiği biliniyor. Bu adımın, dini otoritelerden gelen baskıyı hafifletme veya HTŞ’nin “şeriat” vurgusunu güçlendirme çabalarının bir parçası olduğu düşünülüyor. Özellikle sahaya yönelik nasihatleriyle öne çıkan Kuneybi, Sıbai ve Makdisi gibi isimlerin bu konudaki yoğun eleştirilerini dindirip, arkalarındaki kitlenin öfkesinin yatıştırılması amaçlanıyor.

HTŞ’nin bu süreçte bazı gruplarla özel görüşmeler gerçekleştirdiği iddia ediliyor. Bunlar arasında, geçmişte Türk zırhlı araçlarını RPG ile hedef alan, Sami el-Ureydi’ye yakın bir figürün yönettiği Ebu Bekir Tugayları da bulunuyor. Bu isim şu an HTŞ ile Ureydi arasındaki iletişimi yürütüyor. Azez-Şam arasındaki trafiğin de bu kişi üzerinden koordine edildiği belirtiliyor.

Hurraseddin’in Feshi 

Hurraseddin örgütünün feshedilmesi, HTŞ’nin tutuklularla ilgili yeni hamlesinin bir ön adımı olarak değerlendiriliyor. İddiaya göre, “artık var olmayan” bir örgütün mensuplarını hapiste tutmanın bir anlamı kalmayacağı için birçok ismin serbest bırakılması planlanıyor. Mücahid yapının halen hapishanelerde tutulmasına karşın geçtiğimiz gün Humus’ta rejim yanlısı bazı grupların üyelerinin hapisten salıverilmesi büyük tepki toplamıştı. Yapılan son hamlenin, bu çelişkili durumu ortadan kaldırmaya yönelik bir adım olduğu şeklinde yorumlanıyor.

Türkiye bu olayın neresinde?

Öte yandan, sürecin Türkiye’nin bilgisi ve onayı dahilinde yürütüldüğü iddia ediliyor. MİT başkanı İbrahim Kalın’ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Şam ziyaretinde bu meselenin gündeme geldiği öne sürülüyor. Gelen kulis bilgilerine göre, Kalın HTŞ yetkililerine, “Ağır suça karışmamış, eylemlerde yer almamış olanları serbest bırakabilirsiniz” mesajı vermiş olabilir.  Görüşmelerin hemen ardından Hurraseddin’in kendini feshetmesi bu sürecin hızlandırıldığını gösteriyor. Türkiye’nin bu süreçteki olası rolüyle ilgili soru işaretleri halen tam olarak cevap bulmuş değil.

El Kaide’nin Suriye’deki Geleceği Ne Olacak?

Hurraseddin ‘in liderleri ve kadrosuna yönelik bunca baskıya rağmen örgütün yumuşak bir açıklama yapması, sürecin zorunlu bir danışıklı dövüş ile yürütüldüğüne işaret ediyor.

Bu gelişmelere paralel olarak El Kaide bağlantılı grupların Suriye’de giderek daha izole hale geldiği gözlemleniyor. Yeni hükümete ve güvenlik yapılarına entegre edilmek istenmeyen bu selefi grupların gücü, HTŞ’nin aldığı kararlarla gittikçe zayıflıyor. Daha önce Cevlani, El Kaide’ye bağlı unsurların silahlarını toplatmış, kritik isimleri tutuklamış veya bölgeyi terk etmelerine göz yummuştu. Hurraseddin’in feshiyle birlikte, El Kaide’nin Suriye’deki varlığı daha da belirsiz bir hale geliyor. 

Önümüzdeki günlerde, HTŞ’nin elindeki bazı tutukluların serbest bırakılması bekleniyor. Ancak bu adımın bölgedeki diğer gruplar tarafından nasıl karşılanacağı ve El Kaide’nin yeni durum karşısında nasıl bir reaksiyon göstereceği merak konusu. Süreç, Sami El Ureydi gibi El Kaide açısından oldukça önemli isimlerin gelecekteki konumunun ne olacağı gibi pek çok soru işaretini bünyesinde barındırıyor.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın