Bakan Uraloğlu uyardı; 16 yaş altına sosyal medya yasağı mı geliyor?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, katıldığı CNN Türk canlı yayınında ’16 yaş altının sosyal medyaya girmesini istemiyoruz’ dedi. 

Uraloğlu; “Sadece çocuklar gençler değil toplumumuz için de çok sık kullanılıyor. Çocuklarımızın gerçekten kendi kararlarını objektif olarak karar verebilecekleri bir yaşa gelmeleridir konu. Dünyada 13 ve 16 olarak tartışılıyor bu yaş. Biz de 16 yaşın altındaki çocuklarımız girmesin istiyoruz sosyal medyaya. 2025 yılı içinde bir düzenleme yapma için çalışmamız var. Sosyal medyada çocuklar hesap açamayacak. Bazı ülkelerde anne baba onayı ile açılıyor bu hesaplar. Biz bunu istemiyoruz. 16 yaş altı sosyal medyaya girmesin istiyoruz.” dedi.

Bakan Uraloğlu’nun açıklamaları, sosyal medyanın gençler üzerindeki olumsuz etkilerine dair önemli bir tartışmayı yeniden gündeme taşıdı. Özellikle 13-16 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin sosyal medya kullanımının sınırlandırılması, dijital güvenlik ve psikolojik sağlık açısından kritik bir adım olarak görülüyor.

Güncel araştırmalar, bu yaş grubundaki çocukların sosyal medya kullanımının, siber zorbalık, bağımlılık, dikkat dağınıklığı ve özgüven sorunları gibi ciddi riskleri beraberinde getirdiğini ortaya koyuyor.

UNICEF’in 2023 raporuna göre, sosyal medya kullanımı nedeniyle depresyon ve anksiyete belirtileri gösteren gençlerin oranı son beş yılda %30 artış gösterdi. Benzer şekilde, Türkiye Dijital Güvenlik Enstitüsü’nün 2024 verileri, 13-16 yaş arasındaki çocukların %65’inin siber zorbalığa maruz kaldığını veya zararlı içeriklere eriştiğini gösteriyor. Bu veriler, sosyal medya platformlarının çocuklar için ne kadar tehlikeli olabileceğini açıkça ortaya koyuyor.

Türkiye’de bu yaş grubundaki çocukların sosyal medya kullanımını sınırlamak, yalnızca koruyucu bir önlem değil, aynı zamanda onların dijital dünyada daha bilinçli ve güvenli bir şekilde var olmalarını sağlayacak bir adımdır. Ancak, bu tür bir düzenlemenin başarıya ulaşabilmesi için, çocukların sosyal medya kullanımıyla ilgili doğru bilgi ve becerileri kazanmalarını sağlayacak eğitim programları ve rehberlik hizmetleriyle desteklenmesi gerekiyor. Özellikle okullarda verilecek dijital okuryazarlık eğitimleri, çocukların sosyal medyanın risklerini anlamalarına ve kendilerini korumalarına yardımcı olabilir.

Sosyal medyanın hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiği günümüzde, bu tür sınırlamaların etkili olup olmayacağı, toplumsal kabul ve uygulama süreçlerine bağlı olacaktır. Ancak, çocukları zararlı içeriklerden koruma amacı taşıyan bu düzenleme, ailelerin ve eğitimcilerin de desteğiyle gençlerin daha sağlıklı bir dijital ortamda büyümelerine katkıda bulunabilir.

Aşırı kontrol endişelerine rağmen, doğru şekilde uygulandığında bu tür önlemler, çocukların dijital dünyaya adaptasyonunu engellemek yerine, onları daha bilinçli ve sorumlu bir şekilde bu dünyaya hazırlayabilir. Nihayetinde, çocukların güvenliği ve psikolojik sağlığı, dijital özgürlüklerden daha öncelikli bir konudur. Bu nedenle, 16 yaş öncesi sosyal medya yasağı, genç nesillerin geleceği için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.