09:00 Salı / 16 Nisan 2024 | 7 Şevval 1445

Yabancı istihbarat örgütleri birbirine girdi

İstihbarat ve casusluk dünyasında yoğun hafta

NATO ve AB zirvelerinin geride kaldığı haftada Brüksel ve Avrupa Birliği’nde tatil dönemine ve Kovid-19’un delta varyantının yayılma hızına odaklanmıştık. AB’ye üye ülkeler arasında seyahati kolaylaştıracak yeşil sertifikanın yürürlüğe girmesiyle tatil planlarının yapıldığı bir dönemdeydik. Sonra pazartesi günü Almanya’dan ilginç bir casusluk haberi geldi. Başbakan Angela Merkel’in iktidar ortağı olan Hristiyan Sosyalist Partisi’nin düşünce kuruluşu Hanns Seidel’de siyaset bilimci olarak çalışan 75 yaşındaki Klaus L, Çin lehine casusluk yaptığı gerekçesiyle Münih havalimanında tutuklandı. Klaus L’nin gözaltına alınması geniş yankı uyandırdı. Zira zanlının 50 yıldan bu yana Alman iç istihbarat teşkilatı BND için çalışıyor olması ve 2010 yılından beri Çin istihbaratıyla Alman üst düzey yetkilileri hakkında bilgi paylaşıyor olması ülke gündemine damgasını vurdu.

Jingwei neden yoktu?

Aynı hafta, Fransa Askeri İstihbarat ve Savunma Güvenliği Genel Müdürü Korgeneral Eric Bucquet sessizliğini bozarak ‘La Tribune’ gazetesine Fransa’nın karşı karşıya olduğu siber ve ekonomik casusluk olaylarıyla ilgili olarak kamuoyunu uyaran uzun bir röportaj verdi. Fransa’nın Çin gibi ülkelerin ekonomik casusluk saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını ve bu tür saldırılarla başedebilecek imkan ve yetenek geliştirdiklerini dile getirdi. Bucquet, ‘Five Eye’ olarak bilinen ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda istihbarat teşkilatlarına atıfta bulunarak, “Fransa bu ülkeler için zaman zaman vazgeçilmez bir ortak, zaman zaman da amansız bir rakip olarak algılanıyor. Bu da normal” dedi. Fransa iç istihbarat teşkilatı DGSI de kuruluşunun 7’inci yılında uzmanların deyimiyle ‘nihayet’ internet sitesini hayata geçirdi. DGSİ, Fransa eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde iç istihbarat teşkilatlarının birleşmesi kararıyla kuruldu. Ancak o tarihten bu yana dünyaya kapalıydı. İnternet sitesi törenle basına tanıtıldı.

Ay başında Çin Komünist Partisi’nin 100. yıldönümü kutlamaları esnasında Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in yanında Dong Jingwei’in neden görünmediği sorusu NATO ve AB ülkelerinin başkentlerinde akılları karıştırdı. Eskiden Çin Kontrespiyonaj ajansının başkanlığını yapan Don Jingwei, 2018 yılından bu yana Çin devlet güvenliği bakan yardımcılığı görevini üstleniyor. Jingwei’in geçtiğimiz Haziran ayında ABD’ye iltica ettiği haberleri istihbarat dünyasında çalkalanmıştı. Ancak söylenti asılsız çıktı. Yine de Çin Komünist Partisi’nin 100. yıldönümü etkinliklerinde görülmemiş olması şüpheyle karşılanıyor.

Çin korkusu

Öte yandan Amerikan Savunma İstihbarat Ajansı DIA eski çalışanı Nicholas Eftimidias, ABD’nin 17 istihbarat ajansında Çin istihbaratı için çalışan çok sayıda insan olduğunu açıklayarak gündem yarattı. İstihbarat dünyasını çalkalayan haberler bununla sınırlı değil. Nitekim İsviçre istihbarat teşkilatı da sessiz sedasız 79 sayfalık tehdit değerlendirme raporunu yayınladı. Raporda Çin Halk Cumhuriyeti’nin kendisini liberal demokrasilere alternatif olarak konumlandırmaya çalıştığına vurgu yapılıyor, Cenevre’nin yeniden Batı ülkeleriyle Rusya ve Çin ajanları arasında çekişme alanına dönüştüğü ve casusluk faaliyetlerinin arttığı, Türkiye’nin de Avrupa ve NATO’da etkisini artırma çabasında olduğu hatırlatılarak, söylenenlerin aksine Rusya ve Türkiye’nin çıkarlarının örtüşmediğinin altı çiziliyor.

Öte yandan Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Fransız Liberal Demokrat grup başkanı Nathalie Loiseau, AP başkanına bir mektup göndererek, kurumun casusluk faaliyetlerine maruz kaldığını söyleyerek AP’nin kontrespiyonaj imkan ve yeteneklerine sahip olmasını talep etti. Konu AP kurumları tarafından temmuz ayının sonuna ele alınacak. Fransa’nın Metz kenti yakınlarında da Lüksemburg gizli servisi eski başkanı Frank Schneider, Amerikan FBI ile Fransız polisinin arama müdahale birimi BRI’nin düzenlediği ortak operasyonda ‘Onecoin’ adlı kripto parayla gerçekleştirdiği dolandırıcılık suçundan gözaltına alındı.

Türkiye ‘hasım’ değil

Casusluk haberleri bununla sınırlı değil. Rusya, Estonya’nın Saint Petersbourg’daki konsolosunu casusluk faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alıp sınır dışı etti. Tallinn, Rusya’nın sunduğu delillerin düzmece olduğunu açıkladı. NATO ülkeleri de Estonya’yı teyit ettiler.

İngiltere dış istihbarat teşkilatı MI6 de, istihbarat faaliyetlerine çevre kirliliğine neden olan küresel firmalar hakkında bilgi toplama çalışmalarını eklediğini açıkladı. İklim değişikliğine olumsuz katkısı olan ülke ve kurumları ‘yakından’ takip edeceğini ilan etti.

AB Konseyi de pazartesi günü açıklayacağı ‘stratejik pusulasında’ artık Türkiye’yi hasım ülke olarak görmeyeceğini açıkladı. AB ‘Strategic Compass’ çalışmasında Brüksel Türkiye’yi, Rusya ve Çin’le birlikte AB’ye ‘hasım’ ülkeler olarak değerlendiriyordu. Ankara’nın bu konudaki müdahalesi etkili oldu sanki. AB kaynakları, Fransız ve Yunan meslektaşlarımızın Türkiye’nin ‘Strategic Compass’daki konumu hakkında ısrarlı sorularına rağmen, İngilizce ve Fransızca yanıt vererek, ‘Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu, hasım olarak değerlendirilmeyeceğini’ açıkladılar. Yine de temkinli olmakta fayda var, zira AB sebepsiz bir şekilde Türkiye sevdasına bürünmez. Bu yaklaşımın ne kadar samimi olduğunu zaman gösterecektir.

DİĞER GELİŞMELER