14:34 Cuma / 29 Mart 2024 | 19 Ramazan 1445

Afganistan: Taliban-IŞİD çatışmasında ABD nasıl rol oynadı?

Afganistan'da Taliban ile IŞİD arasında yaşanan çatışmalarda ABD'nin oynadığı rol uzun süre tartışma konusu oldu.

Afganistan'da Taliban ile IŞİD arasında özellikle 2016-2020 arasındaki dönemde şiddetli çatışmalar yaşandı.

Bu çatışmalarda ABD'nin oynadığı rol uzun süre tartışma konusu oldu. Mesele, Washington Post'un geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir raporun ardından tekrar gündeme geldi.

Afganistan konusunda uzman derecesinde yaptıkları araştırmalarla bilinen ""dan Ahmed-Waleed Kakar ve Sangar Paykhar, bölgeden bir isim olan Halid Zadran ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Afghan Eye tarafından haberleştirilen röportaj Mepa News okurları için Türkçeleştirildi.

*

Geçtiğimiz günlerde Washington Post tarafından yayımlanan bir makalede ABD kuvvetleri ile Afgan Talibanı arasında Afganistan’ın doğusundaki IŞİD unsurlarına karşı icra operasyonda iş birliği yapıldığı iddia edildi. Bu iddia, birçok farklı fikirden insanın mesele ile alakalı farklı tepkiler vermesine yol açtı.

Böyle bir haberin önemi tabii ki de çok fazlaydı: Washington Post’un haberi, Afganistan’ın diğer tüm bölgelerinde birbirlerine karşı acımasız bir savaş içinde olan Taliban ve ABD kuvvetlerinin, ülkenin doğusundaki Kunar vilayetinde müttefik olarak müşterek operasyon icra ettiğini ima etmekteydi.

Bagram’daki "JSOC"

Bagram’daki ABD hava üssünde olduğu iddia edilen tamamen isimsiz kaynaklardan “alınan” bilgilere göre Müşterek Özel Harekât Komutası (JSOC) isimli seçkin Amerikan anti terör birimi “gizli bir Taliban hava kuvveti” olarak hareket etti.

Bu olay, Taliban’ın Kunar’da IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlar sırasında yaşandı. İsimsiz kaynakların dediğine göre, JSOC sahadaki durumu bir süre gözlemledikten sonra Taliban kara unsurlarının ilerleyebilmesi için IŞİD mevkilerine hava harekâtı icra etti. Harekât sırasında uçakların bıraktığı bombalar ve SİHA’lardan ateşlenen “Hellfire” füzeleri Taliban’ın nihayet Kunar’daki IŞİD unsurlarını mağlup edişinde önemli rol oynadı.

Taliban ve Kunar’daki IŞİD

Son derece heyecan verici bu hikâye, dikkat çeken başlığının da etkisiyle birçok kişinin ilgisini cezbetti. Bu insanların çoğu Taliban ile IŞİD arasında Kunar bölgesinde yaşanan çatışmaları yakından takip edenlerdi. Geçtiğimiz yıl, Taliban savaşçılarının refakatinde Kunar’a giden Halid Zadran, Washington Post’ta yayımlanan makaledeki iddiaların tam tersine şahit olduğunu ifade etmektedir.

Halid Zadran’dan, Washington Post’taki yazıya yönelik eleştirilerini açıklamasını rica ettik. Zadran, Taliban ile IŞİD arasındaki çatışmaların iyice yoğunlaştığı bir dönemde sahadaki gelişmeleri ilk elden müşahade etme fırsatı olduğunu ve kendisinin bölgede kaldığı süre içinde ABD hava kuvvetlerinin Kunar’daki Çales, Vatapur ve Kandagal bölgelerinde hem Taliban hem de IŞİD’e yönelik hava saldırıları düzenlediğini anlattı. Zadran’a bölgede refakat edenler, Kunar’daki IŞİD karşıtı harekatın öncü kuvveti olarak görev yapan ünlü Taliban komutanı Bilal Fatih’in taburuydu.

IŞİD’e yönelik hava saldırısı

Zadran, Taliban tarafından saldırı altındaki IŞİD'lilerin telsizlerine sızıldığında duyduklarını da anlattı. Kendisi, IŞİD savaşçılarının sürekli mühimmat eksikliğinden yakındığını ve ABD uçaklarının sürekli bölgeye bomba yağdırdığını ifade ettikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Yarın olunca da dün bombardımana maruz kalan IŞİD savaşçıları mühimmatı hiç düşünmeden Taliban mevzilerine saldırır ve bu yüzden Taliban savaşçıları, Amerikalıların IŞİD’e bir şekilde mühimmat ikmali yaptığını düşünürdü.”

Taliban’a yönelik hava saldırıları

Zadran daha sonra Taliban’ın ağır Amerikan bombardımanları nedeniyle büyük kayıplar verdiğini anlattı. Vatapur bölgesinde -IŞİD'e yönelik- operasyon icra eden Taliban kuvvetlerinin Amerikan bombardımanı neticesinde 18 kayıp vermesine rağmen oradaki köyleri IŞİD’den nasıl temizlediği örneğini verdi. Amerikalıların IŞİD’e yardım ettiğine dair bir başka kanıt da IŞİD ile iletişim halinde olduğu tespit edilen yaşlı bir adamın tutuklanmasının ardından ortaya çıktı. Tutuklanan adamın evi arandığında ABD ordusuna ait MRE (yemeye hazır öğün) bisküvileri bulundu. Bu hadise Taliban savaşçıları arasında Amerikalıların IŞİD’e yiyecek malzemeleri tedarik ettiği şüphelerini iyice kuvvetlendirdi.

Zadran, cephede geçirdiği zaman içinde kendisini en çok yaralayan şeylerin IŞİD’in kontrolü altındaki köylerde yaşayan insanların anlattıkları olduğunu söylüyor.

“IŞİD’in bir yerde kontrol sağladıktan sonra orada siyah sancaklarını açtığını anlatan köylülerle konuştum. IŞİD militanları buraları ele geçirince insanlara evlerinde bakire kız olanların kapılarına kırmızı bir bez parçası asması talimatını vermiş. Peştun kültürel hassasiyetlerini hiçe sayan bu hareket köylülerin öfkelenmesine neden olmuş. Konuştuğum dullardan bir tanesi, bir adam ölünce IŞİD militanlarının geride kalan kadınlarla dört gün sonra zorla evlendiğini anlattı. İddet, yani bir kadının kocasının ölmesi halinde tekrar evlenebilmesi için beklemesi gereken belirli süre kuralına aykırı bu uygulama hem şeriat hem de yerel kültürel normlarla çelişmektedir. Konuştuğum bazı kadınlar arasında bu sapık şekilde yarım düzine IŞİD militanı ile zorla evlendirilmiş olanlar dahi vardı.”

Celalabad’daki IŞİD hastanesi

Zadran, Afgan hükümeti kuvvetlerinin Taliban’a IŞİD’e karşı beraber savaşmak için teklif götürdüğünü ancak bu isteğin her defasında Taliban tarafından reddedildiğini anlattı. Taliban, hükümet tarafından yapılan tekliflerin samimi olduğuna inanmıyordu zira Amerikalılar gibi onların da IŞİD’e yardım ettiğine dair duyumlar mevcuttu. Zadran’ın anlattıklarına göre, Celalabad’daki merkez hastanesinin belirli bir kısmı sadece yaralı IŞİD militanlarının tedavisi için tahsis edilmişti.

SİHA saldırılarında yaşanan sivil kayıpları

The Washington Post’un iddia ettiği sözde Kunar’daki ABD-Taliban müşterek operasyonunun varlığı şu iki kritik mesele ile kendi kendini yalanmaktadır. 2019 yılında, Kunar’da icra edilen hava saldırıları neticesinde birçok sivilin hayatını kaybettiği rapor edilmiştir. Makalenin dayandırıldığı isimsiz kaynaklar neden sivillerin böylesine hedef alındığını açıklamamaktadır, açıklayamaz da. Araştırmacı Gazetecilik Bürosu, Kunar bölgesinde icra edilen hava saldırı sonucunda hem Taliban savaşçılarının hem de sivillerin öldüğü veya yaralandığı çok sayıda vaka olduğunu yayınladığı raporda kanıtlamıştır.

Doğal olarak, burada akıllarda birçok soru işareti oluşmaktadır. Bagram üssündeki JSOC bünyesinde görev yaptığı iddia edilen isimsiz kaynaklar, Kunar’da Taliban ile IŞİD arasında devam eden çatışmaları izlemekle görevli olduklarını iddia etmektedir. Çatışmalara sahne olan Kunar, ağaçların sık ve dağların dik olduğu bir bölge olduğu için orada bir noktadan diğerine geçmek ve yön tayin etmek son derece zordur. Böylesine zorlu bir coğrafi görev bölgesinde JSOC kesin bir şekilde IŞİD unsurlarını nasıl tanımlayabilmiştir? Bunu bir şekilde başardığını varsaysak dahi o zaman neden IŞİD unsurlarının yanı sıra Taliban savaşçılarının ve hatta sivillerin bombalandığına dair çok sayıda rapor mevcuttur?

2019 zaman çizelgesi hükümet güçleri ile yabancı güçlerin müşterek operasyonlarına kurban verilen siviller kayıpların raporları ile doludur ancak yerel yetkililer tabii ki bu baskınların hedefinin sadece Taliban savaşçıları olduğunu iddia etmektedir.

İsimsiz kaynaklar

Kısaca toplamak gerekirse, ABD ile Taliban arasında yakın bir iş birliği yapıldığına dair iddiaların doğruluk seviyesi, ABD’nin “gizli Taliban hava kuvveti” olarak davrandığını ima eden abartılı ve mutlak konuşan malum başlığın atılması için kesinlikle yeterli değildi. Washington Post’ta yayımlanan çalışma, sadece Zadran gibi sahada çalışmalar yürüten kaynaklar tarafından değil aynı zamanda Kunar’daki ABD hava harekatlarını detayları ile anlatan çok sayıda makale tarafından da kolayca çürütülebilmektedir.

Her şeyin üstüne bir de Bagram’da olduğu iddia edilen kaynakların tamamen anonim olduğu gerçeği vardır. Bu, Afganistan’daki haber hikayelerine belirli çevreler tarafından reaksiyon gösterilmesi amacıyla anonim kaynakların kullanıldığı ilk vaka değildir. Henüz geçtiğimiz haziran ayında New York Times, Rusya’nın ABD askerlerini öldürmeleri için Taliban’a ödeme yaptığını iddia eden bir bomba ortaya atmıştı.

Bu haber yalnızca duygusal reaksiyonlara yol açmakla kalmamış aynı zamanda diplomatik bir fırtınaya da sebep vermişti. İddia hem Taliban hem de Rus yetkililer tarafından yalanlanırken Başkan Trump da sözde ödül programının “yalan haber” olduğunu ve konu hakkında bilgilerin “güvenilir” olmaması nedeniyle kendisine brifing verilmesine gerek görülmediğini söyledi.

Anonim kaynaklara dayandırılan ve insanları şaşkına çeviren iddialar gazeteciliğin bir parçasıdır. Bu tür isimsiz kaynakların kullanılması tamamen göz ardı edilemez ancak kaynakların aktardığını çürüten çok sayıda farklı delile ulaşılması halinde bir gazeteci adımlarını son derece dikkatli atmalıdır. Özellikle de bu tür iddiaların, kimliği belli kaynaklarca doğrulanmış diğer gerçekliklere ters düştüğü durumlarda ekstra özen gereklidir.

Kaynak: Mepa News

DİĞER GELİŞMELER