İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 23 ilde düzenlenen baskınlarda 105 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Ancak, söz konusu operasyonların hukuki dayanağı ve gözaltına alınan kişilere yöneltilen suçlamalar konusunda ciddi soru işaretleri bulunuyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 23 ilde düzenlenen baskınlarda 105 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Ancak, söz konusu operasyonlarda gözaltına alınan kişilerin suçsuz olabileceği ve yapılan işlemlerin mağduriyet yarattığı konusunda ciddi soru işaretleri bulunuyor.
Resmi açıklamalara göre, 19-27 Mart 2025 tarihleri arasında Cumhuriyet başsavcılıkları koordinasyonunda Emniyet ve Jandarma birimleri tarafından düzenlenen operasyonlarda “DEAŞ üyesi olduğu iddia edilen” kişiler yakalandı.Ancak, şimdiye kadar sunulan delillerin yeterliliği ve gözaltına alınan kişilerin suç işleyip işlemediği konusunda kamuoyuna açık, somut bir bilgi verilmedi. Operasyonların hukuki çerçevede gerçekleştirildiği belirtilse de, gözaltına alınanların suçsuz olabileceği ihtimali göz ardı edilmemeli.
Suçlamalar Sorgulanıyor Operasyon kapsamında yakalanan kişilere, “terör örgütüne üye olmak, finans sağlamak ve propaganda yapmak” gibi suçlamalar yöneltildi. Ancak bu kişilerin gerçekten herhangi bir örgütsel faaliyette bulunup bulunmadığı konusunda bağımsız kaynaklardan doğrulama yapılabilmiş değil. Daha önce benzer operasyonlarda birçok kişinin delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakıldığı hatırlandığında, bu gözaltıların siyasi amaçlarla mı yapıldığı sorusu akıllara geliyor.
Son yıllarda terörle mücadele adı altında gerçekleştirilen operasyonların, sıklıkla gözaltılarla sonuçlandığı biliniyor. Pek çok insan hakları örgütü, Türkiye’de terörle mücadele operasyonlarının keyfi tutuklamalara ve hak ihlallerine yol açtığını defalarca raporladı. Yakalanan kişilerin suçlu olup olmadığının bağımsız mahkemeler tarafından adil bir şekilde değerlendirilmesi gerekirken, birçok kişinin adil yargılanma hakkı elinden alınıyor.
İçişleri Bakanı Yerlikaya, “terörle mücadelede kararlı olduklarını” vurgularken, bazı hukukçular ve sivil toplum, bu tür operasyonların toplumsal baskı yaratmak için bir araç haline geldiğini öne sürüyor. “Masumiyet karinesi” ilkesi gereği, suçluluğu kanıtlanana kadar herkesin masum kabul edilmesi gerektiğini belirten hukukçular, bu kişilerin suçlu olup olmadığı bağımsız yargı tarafından titizlikle incelenmelidir” diyor.
Sonuç olarak, terörle mücadele adı altında yapılan bu tür operasyonların hukuki meşruiyeti kabul edilse de, suçsuz insanların mağdur edilmesi ve yargısız infaz algısı yaratılması ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kamuoyu, suçlamaların gerçek olup olmadığını ve gözaltına alınan kişilerin gerçekten suç işleyip işlemediğini öğrenmek için daha fazla şeffaflık bekliyor.
Kaynak: Mira Haber