Cevlani’yi ve Suriye’deki yeni düzeni eleştirenleri eleştirenler pek çok noktada söylemedikleri sözler üzerinden onlara iftira atıyorlar. Kimse şer’i siyaset ve güç ile ilintili olan meselelerde bu adamları eleştirmiyor. Kimse hiç bir devletle görüşmeyin, bugün başa geçtiniz yarın Tel Aviv’e girin demiyor, onları güçlerinin yetmediği şeylerle sorumlu tutmuyor. Ülkenin bir kısmının PKK işgali altında olduğunu da hâlâ dahi temizlenemeyen şebbiha varlıklarını da elbette ikrar ediyorlar. Bunları göz ardı edip saldırıyorlar diyenler milleti sahte bir insafa çağırıp kendileri iftira atıyorlar.
Eleştirenler çok basit bir şey söylüyor: Uluslararası anlaşmaların gölgesinden uzak, sadece kendi gücünüzle bir devrim yaptıysanız bunun az da olsa yeni düzene yansıması gerekmez mi? Devletin ismini, resmini, mevcut düzenini aynen koruyor, koruma gayretinde olduğunuzu ilan ediyorsunuz. Savaş döneminde verdiğiniz fetvaların dönemsel olduğunu söyleyip milleti kullandığınızı ikrar ediyorsunuz, tabilerinize şeriattan başkasına razı olmayacağınızı söyleyip (ona da dönemsel derler) bütün Dünya’ya bu işe uzmanlara sunacağınızı ve eğer kabul etmezlerse bu karara saygı duyacağınızı söylüyorsunuz. Savaş döneminde mürted hükmü verip savaş açtığınız grupların liderlerini onlarla savaşan askerlerinizin başına komutan olarak atıyorsunuz. Binin biri mesabesinde olan bu örnekler istenirse sabaha kadar sürdürülebilir.
Ey milleti cehaletle itham edip hikmet elbisesine bürünenler: Bunlar sizin nezdinizde hikmet, şer’i siyaset kabilinden olan şeyler midir?
Şu an ümmet kaynayan kurbağa sendromu yaşıyor. Toptan olsa asla kabul etmeyecekleri, sıçrayıp kendilerine gelecekleri cürümler kısık ateşte, alıştıra alıştıra yediriliyor. 2 ay önce bu olanların onda biri kadar öneme sahip olmayanlar için yeri göğü inletenler şimdi her halta olur, şer’i siyasettendir gözüyle bakıyorlar.
Suriye’de olanlar artık kişisel olarak gram umrumda değil. Ne ben Suriye’de yaşıyorum ne de Cevlani benim emirim. Çok olağanüstü bir olay olmazsa tarihin bu dönemi “Devrimin cihadı, cihadçıların eliyle çaldığı dönem” olarak yazacağını bir tarihçi olarak biliyorum.
Ortaya çıkan şu çarpık, herkese liberal, tevhid ehline ceberrut düzeni İslam devrimi diye satmayıp, bu habis fikri ihraç etmeye çalışmasalar bu meseleler hakkında bu kadar konuşmayı çok gereksiz, bana bakan yönüyle bile çok bunaltıcı görürüm. Banane Cevlani’den, Kahtani’den bilmem ne zıkkımdan der geçerim. Şehitlerin kanları ve insanların doğru tasavvurlarıyla oynanıyor. Bizi, hoşumuza gitmese de dönder dolaş bu duygular meselenin içine çekiyor. Sadece emaneti eda etmeye çalışıyor, elimizden gelen bu olduğu için en azından bunu yapmaya çalışıyoruz. Salih bir amelse Allah bizden kabul etsin. Değilse salih amellerle iştigal etmenin yollarını göstersin.
Salih Seriyye