IMG 20250130 152717 068

Şam’da Yeni Dönem: Zaferin Renkleri Unutuluyor mu?

Dün Şam’da düzenlenen konferans, Suriye muhalefeti açısından tarihi bir dönüm noktası oldu. 18 muhalif grubun feshedildiği ve HTŞ’nin Savunma Bakanlığı’na entegre edildiği duyurulurken, El-Culani’nin geçiş sürecinde cumhurbaşkanlığına atanması dikkat çekti. Dağılan rejim ordusunun yerine yeni bir ulusal güç inşa edileceği açıklandı. Ancak bu gelişmeler, Suriye davasına gönül verenler arasında bazı kritik soruları da beraberinde getirdi:

Tevhid Bayrakları Nerede ?

Suriye devrimi, sadece siyasi bir mücadele değildi. Sancaklar yükseldi, fedakârlıklar yapıldı ve bedel ağır oldu. “Allah için” denilerek meydanlara çıkanların sancakları, dün kazanılan zaferlerin bugünkü tabloda neden görünmez hale geldi ? Mücahitlerin kanıyla sulanan topraklarda, Allah yolunda mücadele edenlerin bayraklarının kaldırılmaması, hatta adlarının anılmaması ne anlama geliyor ? Eğer bu bir devrim ise ve kazanılan zaferler şehitlerin fedakârlıkları üzerine inşa edildiyse, neden onlar bu yeni düzenin dışında bırakılıyor ?

Gidişat neye işaret ediyor ?

Konferans sonrası oluşan yeni düzenin meşruiyeti hakkında sorular yükseliyor. Devrimi yıllardır omuzlarında taşıyanlar, bu sürecin neresinde ? Cihad meydanlarında öne çıkan komutanların, şehitlerin isimleri anılmadan bir “yeniden inşa” sürecinden bahsedilmesi, büyük bir soru işareti oluşturuyor. Direnişin omurgasını teşkil eden mücahid gruplar, bu yeni süreçte nasıl bir konuma sahip olacak ? Yoksa devrim bir kez daha Batılı sistemlerin kabul edebileceği bir formata mı sokuluyor ?

Devrim Nereye Gidiyor ?

Suriye halkı, yıllardır bu mücadelede ağır bedeller ödedi. Sadece bir siyasi değişim için değil, inançları uğruna, hakikati ve adaleti tesis etmek için savaştılar. Şimdi ise yeni yönetim kadrolarında, batı dünyasının kabul edebileceği figürler ön plana çıkarılıyor ve asıl sancaktarlar göz ardı ediliyor. Suriye’deki bu dönüşüm, gerçek bir devrimin kazanımı mı, yoksa mücadelenin ruhunu törpüleyen bir makyaj hareketi mi ?

Sorular açık: Eğer bu gerçekten bir zaferse, neden sancaklar dalgalanmıyor? Eğer bu bir adalet arayışıydıysa, neden devrim şehitleri unutuluyor? Eğer bu bir yeniden inşa süreciyse, neden bu süreç onların inşa ettiği temeller üzerine değil de, tamamen yeni ve belirsiz bir anlayış üzerine kuruluyor?

Zaman, devrimi kanlarıyla yazanların adlarının silinip silinmeyeceğini gösterecek. Ama bir şey açık: Eğer devrim hakikat uğrunaysa, o hakikatin sahipleri unutulmamalıdır.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın