Şam’ın fethiyle Suriye’de başa geçen HTŞ’nin benimsediği ‘Batıyla uyumlu yönetim’ modeli ve bu yönde attığı adımları ilk günden itibaren tepki toplamışken geçtiğimiz cuma günü bazı internet kaynaklarında bir mücahit grubunun Cevlani’ye yönelik sert eleştiriler eşliğinde HTŞ’den ayrıldığı yönünde haberler ortaya atıldı.
İsyan, Cevlani’yi Allah düşmanlarıyla işbirliği yapmakla suçlayan Ebu Halid liderliğindeki bir mücahid grubun dikkat çeken manifestosuyla gün yüzüne çıktı.
Cevlani’yle ve HTŞ ile yollarını ayırdığını açıklayan grup, kendilerine “Deniz Taburu’nun Kılıcı” adını verdikleri örgüt adı altında yeni yönetimle mücadele edeceklerini ilan ettiler.
İşte o açıklama..
Cuma 3 Receb, 1446 H
“Hamd, Allah’a mahsustur. Salât ve selâm, Allah’ın Rasûlü’ne, onun âline, ashabına ve onların yolunu izleyen, izlerinden yürüyen ve bu yolu değiştirmeyen kimselerin üzerine olsun. Bundan sonra;
Cevlani’nin oluşturduğu mevcut duruma ve bu durumun ortaya çıkmasına sebep olanlara karşı olduğumuzu, Allah’a bir mazeret sunmak adına, açıkça ilan ediyoruz. “Cevlani” sistemine karşı yaptığımız bu red, onun önce kendisine zulmetmesi, ardından Allah’ın dinine saldırarak değiştirmesi ve tahrif etmesi nedeniyledir. Uygulanan bu sistem, Laik Arap liderlerinin bir kopyasıdır. Cevlani, bu sistemle laikliğe açılan yolları genişletti, mücahitlerin elini kolunu bağladı, onların kanlarına ve mallarına haksız yere göz dikti.
Yakın zamanda, dinine bağlı ve samimi olan kimseler, Şam’daki Sünni Müslüman halka karşı, düşmanlarının yanında yer aldılar. Tüm dünya, Cevlani’nin Allah düşmanı müşriklerle yaptığı alçakça iş birliğine ve Şam’daki Müslüman halkı öldürmek için her türlü yöntemi denemekten çekinmeyen Nusayri hainlerle medya önünde gülümseyerek el sıkışmasına şahit oldu. Ayrıca, onun Arap hükümdarlarının laik tutumlarına benzer bir tavır sergilediği de açıkça görüldü.
Bu, bizim asla kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Bizler, Allah yolunda ailelerini ve yurtlarını terk eden, İslam için mücadele eden, Şam beldesini hainlerin ve zalimlerin yönetiminden kurtarmaya kendini adayan muhacirler olarak, “Cevlani” veya sözde “Ahmed Şeraa” olarak bilinen şahsın İslamî kimliğimizi yok saymasını ve grubumuzu laik bir devletin genel ilkelerine entegre etme çabalarını asla kabul etmiyoruz.
Bizler, Allah’ın hakkı için, Cevlani ve onun yolunu takip edenlere, Müslim’in Sahih’inde geçen şu hadis-i şerif ile uyarıda bulunmak istiyoruz: Efendiniz (s.a.v) ‘’Din nasihattir.’ buyurdu. ‘Kim için, Ey Allah’ın Rasûlü?’ diye sordu sahabesi. O da; ‘Allah için, kitabı için, Rasûlü için, Müslümanların önderleri ve genel halkı için.’ cevabını verdi.
Ayrıca, Cevlani’ye ve onunla iş birliği yapan askerlerine diyoruz ki;
Artık bardağı taşıran son noktaya ulaşıldı. Daha önce, safların bölünmesinden ve Müslümanların zayıflamasından endişe ederek birçok şeye sessiz kaldık. Ancak unutmayın ki İslam, her şeyden daha çok savunulmaya layıktır. Şu anda izlediğiniz yol Allah’ın dinine uygun değildir. Bu durum, ne Allah’ı razı edecek ne de Müslümanların Allah yolunda cihad amacıyla çıktıkları yola hizmet edecektir. Bu yol, Allah’ın razı olduğu ve bizi ona ulaştıracak bir yol değildir.
Bilin ki, bizi yakın zamanda Nusayrilere karşı savaşmaya sevk eden nedenler, aynı şekilde, onların yolundan gidenlere karşı da bizi mücadeleye yöneltecektir. Kim olursa olsun, bu tutumumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz. Barış bizim için daha sevimli ve tercih edilir bir yol olsa da, Allah niyetlerimizi en iyi bilendir. Başarı yalnızca Allah’tandır. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
Ebu Halid
Mücahitlerin Suriye halkına seslendiği açıklamada Cevlani için yapılan bir nevi ‘sakallı Esed’ benzetmesi, ayrışmanın keskinliğini ortaya koydu:
“Ey Suriye halkı! Dünya sıkıntılarından kurtulmuşken tekrar dünyanın ve kâfirlerin sıkıntılarına düşmeyin.
Evet, iki Beşşar arasında kalıp, üçüncü bir seçenek olmadığı düşüncesiyle bir tercihe mecbur hissetmeyin. Rafızilerin anlaşmalarını kabul eden, düşmanların liderlerini tanıyan, laikleri devlet kurumlarına yerleştiren bir kişi, sadece başka bir Beşşar olur. Böyle biri hem kendisine hem de dinine zarar verir. Önceki Beşşar, insanların dünyalarını daraltıp onları ahiretleri için çabalama zorunluluğunda bıraktı. Bugün insanlar bu sıkıntıdan kurtulmuş durumdalar, ancak yöneticiniz insanların hem dünyalarını daraltacak hem de ahiretlerini tehlikeye atacak hayalperest biridir.
Allah’ın izniyle, Suriye asla bu hayalci kişinin tasarladığı gibi olmayacaktır.”
Kaynak: Mira Haber
Hocam selamunaleyküm. Gerçekten haber dilinizi ve seçtiğiniz haberleri severek takip ediyorum fakat Suriye Devrimine yönelik bu keskin tavrınız birçok insanın, birçok insanın aklını bulandırabilir. Her yeni devrimde karşı çıkışlar ve ayrılık kaçınılmazdır. Bu yaklaşım ve yeni yönetimi bu denli hedef tahtasına koymak, müslümanların kendi bacağına sıkmaktan başkası değildir. Dışardan bakan ayrılan fırkaları bilmez, kendi içindeki parçalanmayı fırsat bilir ve bu yarayı oymaya devam eder. Selametle kalın.