AA 20241208 36427012 36427002 SURIYEDE 61 YILLIK BAAS REJIMININ COKUSU 800x445

“İsrail Suriye’de Osmanlı ihtişamı değil, demokrasi arzuluyor!”

Suriye’de Osmanlı gölgesi mi?  

Beşşar Esad rejiminin çöküşü, birçok bölge ülkesini, özellikle de İsrail’i tedirgin etmiş görünüyor. İsrail hükümet komitesinin değerlendirmelerine göre, Suriye’nin Sünni İslamcılar tarafından yönetilmesi, İran’ın oluşturduğu tehditten daha büyük bir tehlike teşkil edebilir.

Bu bağlamda, Ankara’nın Suriye üzerindeki etkisi, İsrail’i rahatsız ediyor. İsrail, Türkiye’nin yeni Suriye hükümetini “Osmanlı’nın eski ihtişamını yeniden canlandırma” hayali için bir araç olarak kullanmasından endişe duyuyor.  Ancak bu iddialar ne kadar gerçekçi?

Türkiye’nin Suriye’deki politik hedefleri uzun süredir açıkça ifade ediliyor: İstikrarlı, demokratik ve üniter bir Suriye. Ankara, etnik grupları kapsayan ve PKK kontrolündeki devletçiklerin oluşumunu engelleyen bir yapı öngörüyor. Ayrıca, Türkiye’nin İsrail ile doğrudan bir çatışmaya girmek gibi bir niyeti olmadığı aşikâr. Bölgedeki mevcut krizler ve Gazze’deki trajediler, Türkiye’nin önceliklerini başka yöne odaklamasını zorunlu kılıyor.

İsrail ve Türkiye’nin çıkarları çatışıyor mu?

İsrail’in, Suriye’nin parçalanmış bir yapıda kalmasını tercih ettiği iddiaları ise bölgedeki kaosu derinleştirebilir. Parçalanmış bir Suriye, silahlı grupların üreme alanına dönüşerek bölgesel istikrarsızlığı artırabilir. Buna karşılık, demokratik bir Suriye, yalnızca İsrail’in değil, tüm bölgenin güvenliği için daha sağlıklı bir seçenek olacaktır.  Ancak İsrail’in, otokratik yönetimlerle ilişkilerini sürdürmeyi ve bu rejimlerle çalışmayı tercih ettiği göz önüne alındığında, demokratik bir Suriye’nin desteklenmesi konusunda ne kadar samimi olduğu sorgulanabilir.

Türkiye’nin Şam ile yakınlaşması, bölgede yeni bir denge arayışını temsil ediyor. Erdoğan hükümetinin bu ilişkiden hem ekonomik hem de siyasi avantajlar elde etmeyi planladığı açık. Ancak bu, yeni Suriye yönetiminin Türkiye’nin kontrolünde bir vekil güç olacağı anlamına gelmez. Eğer süreç başarılı bir şekilde ilerlerse, Suriye’nin kendi çıkarlarına odaklanarak barış ve kalkınmayı önceleyen bir yapıya kavuşması mümkün olabilir.

Bu noktada, asıl soru şu: İsrail, güvenlik kaygıları üzerinden kendi politikalarını haklı çıkarmaya çalışırken, bölge için gerçekçi bir çözüm sunabilecek mi? Yoksa bu strateji, uzun vadede bölgeyi daha da istikrarsızlaştıran bir açmaza mı yol açacak? İsrail ve Türkiye’nin hedefleri arasındaki bu farklılık, gelecekteki bölgesel dinamikleri derinden şekillendirebilir.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın