Birisi, senin gözünde azim olan birine yalanla itham ederek kutlama yapsa tebrik eder misin?
Bilmelisin ki onlar en büyük zulmü ve en çirkin yalanı kutluyorlar.
“Rahmanʼa çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti!”
Meryem Suresi (90-91)
Noel’in ve yılbaşının İslam’da hükmü nedir?
Yılbaşı, Miladi takvim kullanan ülkelerde 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan geceye denmektedir. Yılbaşı, Jülyen takvimine göre Hristiyanlık öncesi Roma’da, Ocak ayının da adının verildiği geçit ve başlangıç tanrısı Janus’a adanmıştı.
Hristiyan aleminin Miladi takviminde bir tarih olarak, hâlen Anglikan ve Lutheran Kilisesi’nde İsa’nın Adlandırma ve Sünnet Bayramı olarak ayinlerle kutlanır. Yani 25 Aralık’ta doğan İsa a.s’ın sünnet edilme ve adlandırılma merasimi Noel ayini etkinlikleri içerisinde 31 Aralık gecesinde yapılır.
Noel, her yıl çoğunlukla 25 Aralık tarihinde Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı bir “Hristiyan” bayramıdır. Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş, Milat Yortusu olarak da bilinmektedir. 20. yüzyılın başlarından itibaren Noel; Hristiyan olmayanlar tarafından da kutlanan, dinî motiflerden arınmış, hediye alışverişi etrafında yoğunlaşan bir bayram olarak da kutlanmaya başlanmıştır.
TDV yani Türk Diyanet Vakfı ansiklopedisinde Noel’in tanımı için “Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen noel, Latince’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. Îsâ’nın doğum günü kutlamasını ifade eden dies natalis teriminin Fransızca karşılığıdır” yazılıdır.
Bakıldığında Diyanet de yılbaşının noel ile bir alakası olmadığını, aksine “yanlış özdeşleştirildiğini” savunmuştur.
Ayrıca Hristiyanlara göre kişi adlandırıldığı ve sünnet olduğunda bir geçiş yaşar. İşte İsa aleyhisselam’a atfedilen geçiş 31 Aralık gecesinde gerçekleşmektedir. Hristiyanlar bu geçişi 31 Aralık’ta yeni bir yılın başlangıcı olarak tesmiye edip kutlamaktadırlar.
Günümüzde de çoğu insan, ağaç süsleyerek, yılbaşı gecesini gerek aile ile gerekse de başka şekilde kutlayarak bunun Noel yani Hz. İsa’nın doğumunun kutlaması olmadığını, yalnızca yılın ilk gününü kutladıklarını öne sürerler.
“Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” [Ebu Davud, Libas]
“Yahudîler ve Hristiyanlar (saçlarını) boyamazlar. Siz onlara muhâlefet edin.” [Buhârî, Libâs 67, Enbiya 50; Müslim, Libâs 80, (2103); Ebû Dâvud, Tereccül 18, (4203); Nesâî, Zînet 14, (8, 137); Tirmizî, Libâs 20, (1752).]
“Müşriklere muhalefet edin sakallarınızı serbest-tastamam bırakın/uzatın, bıyıklarınızı kısaltın.” (Buhari, Libas, 64; Müslim,Taharet, 54)
Ayrıca Allah’u Teala’nın dediği üzere,
يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۢ بَعْضُهُ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları veliler edinmeyin. Onlar, birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları veli edinirse, kuşkusuz o, onlardandır. Kuşkusuz, Allah, zalim topluma hidayet etmez.” (Maide 51)
وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜ
“Yahudiler ve Hıristiyanlar, sen onların milletlerine uymadıkça senden asla razı olmazlar.” (Bakara 120)
وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَالَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ وَهُمْ بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ۟
“Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete iman etmeyenlerin tutku ve kuruntularına uyma. Onlar, Rabb’lerine eş koşuyorlar.” (En’am 150)
Noel Baba, Yılbaşı, Christmas bayramı gibi başka dinlerin alameti, sembolü olan günlere, o günü tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri pişirmek caiz değildir.
Abdullah b. Amr b. el-Âs -Allah ondan ve babasından râzı olsun- bu konuda şöyle demiştir:
( مَنْ تَأَسَّى بِبِلاَدِ الْأَعَاجَمِ، وَصَنَعَ نَيْرُوزَهُمْ وَمِهْرَجَانَهُمْ، وَتَشَبَّهَ بِهِمْ حَتَّى يَمُوتَ وَهُوَ كَذَلِكَ، حُشِرَ مَعَهُمْ يَوْم الْقِيَامَة )
“Her kim, Acemlerin ülkesindeki insanları örnek alırsa, onlarla beraber onların Nevruz ve Mihrecân bayramlarını kutlar ve ölünceye kadar bu hâl üzere onlara benzerse, kıyâmet günü onlarla beraber haşrolunur.”(Beyhaki, ceyyid bir isnadıyla rivayet etmiştir.)
İslâm’ın beş temel amacından biri dîni (Müslümanların hayatında İslâm’ı) korumaktır. İslâm’ın korunmasını olumsuz etkileyen bir davranış, bir kültür değişimi, bir taklidi haramdır.
Muhammed (s.a.v) Medine’ye hicret ettiğinde, burada öteden beri iki bayramın bulunduğunu ve bu bayramlarda kutlama yapıldığını öğrendi. Bayramlar, dînin etkilenmesi bakımından önemli kültür unsurları olduğu için bunları değiştirdi ve yerlerine Ramazan ile Kurban bayramlarını tebliğ etti. Daha pek çok başka dinlerle ilişkisi veya sembolik değeri bulunan âdet ve uygulamaları Müslümanlara yasakladı.
Allah’u teala ayetinde şoyle buyurmuştur.
(وَلَا تَرْكَنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَيَٓاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ)
“Zulüm yapanlara en ufak bir meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allahtan başka velileriniz de yoktur, sonra yardım da göremezsiniz.” (Hûd, 11/113)
Yine Sâbit b. Dahhâk’tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
( نَذَرَ رَجُلٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَنْحَرَ إِبِلًا بِبُوَانَةَ، فَأَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ: إِنِّي نَذَرْتُ أَنْ أَنْحَرَ إِبِلًا بِبُوَانَةَ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: هَلْ كَانَ فِيهَا وَثَننٌ مِنْ أَوْثَانِ الْجَاهِلِيَّةِ يُعْبَدُ؟ قَالَ: لَا، قَالَ:هَلْ كَانَ فِيهَا عِيدٌ مِنْ أَعْيَادِهِمْ؟ قَالَ: لَا، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلّلَّمَ: أَوْفِ بِنَذْرِكَ، فَإِنَّهُ لَا وَفَاءَ لِنَذْرٍ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ، وَلَا فِيمَا لَا يَمْلِكُ ابْنُ آدَمَ )
“Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında bir adam Buvâne denilen yerde deve boğazlamayı adadı. Adam, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘e gelerek:
-Ben, Buvâne’de bir deve kurban etmeyi adadım, dedi. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona:
— Orada câhiliyet putlarından tapılan bir put var mı? Diye sordu. Adam:
— Hayır, dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona:
Peki orada (câhiliyet devri) bayramlarından bir bayram var mı? Diye sordu. Adam:
– Hayır,dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
– Adağını yerine getir. Zirâ Allah’a isyan konusundaki ve Âdem oğlunun sahip olmadığı şeydeki adağa vefâ yoktur.” buyurdu. (Ebu Davud )
Kâfirlerin bayramları olan bir yerde adak kurbanını kesmek, Allah’a isyan oluyorsa, onların aynı bayramlarına iştirak etmenin hükmü nice olur?
Hatta Mü’minlerin emiri Ömer b. Hattab, sahâbe -Allah onlardan râzı olsun- ve (tarih boyunca) müslüman devlet başkanları, Ehl-i Kitab’ın, müslümanların yurdunda (ikâmet ettikleri sürece) bayramlarını açıkça kutlayamayacaklarını, ancak evlerinde bunu gizlice yapabileceklerini onlara şart koşmuşlardır.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
Kaynak: Mira Haber