Esed’in zulmüne sessiz kalan BM’nin temsilcisi bugün Şam’da!

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Esed rejiminin devrilmesinin ardından ilk defa Şam’a geldi. 

BM Genel Sekreteri Suriye Özel Temsilcisi Ofisi’nin (OSES) resmi internet sitesine göre, ziyaretinde yaptığı açıklamada, “Esad rejiminin devrilmesinden sonra gördüğümüz değişim muazzam oldu, büyük umutlar yarattı, ancak önümüzde hâlâ birçok zorluk var. Bu sürecin Suriyelilerin öncülüğünde yürütülmesi gerekiyor” diyerek, ileriye giden yolda uluslararası desteğin hayati önem taşıdığını kaydetti.

Ayrıca Suriye’deki insani krizin çözümü konusunda aciliyetin altını çizdi.

Suriye’deki insanlara ve geri dönmek isteyen tüm mültecilere acil ve artırılmış insani yardım sağlamamız gerekiyor” diyen Pederson, bunun kritik bir adım olduğunu söyledi.

Suriye’nin yeniden inşa çabalarını teşvik edecek önlemlerin alınması çağrısında bulunarak, ABD ve AB ülkeleri gibi ülkeler tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için düzenli bir süreç başlatılması gerektiğini söyleyen temsilci: “Suriye’nin yeniden inşası için çabaları toparlamak adına yaptırımların hızla kaldırılmasını görmemiz gerekiyor.” Dedi. 

Suriye’nin toparlanmasının olmazsa olmaz unsurlarının, işlenen suçların adalet ve hesap verebilirliği olduğu vurgulandı.

Pedersen, “Hesap verebilirliği sağlamak ve intikam eylemlerini önlemek için güvenilir bir adalet sistemine ihtiyaç var” diye vurguladı.

Bu mesajı veren BM’nin, geçen yıllar boyunca Esed rejiminin kendi halkına yönelik şiddet, toplu katliam, işkence, tecavüz gibi zulümlerine engel olmak için kayda değer bir adım atmamış olması dikkat çekicidir.

Esed’in kanlı saltanatının enkazı altından gün yüzüne çıkan insanlık suçlarına karşı BM’nin “hesap sorulmalı” çağrısı, BMGK üyesi Rusya’nın rejimin suç ortaklığını yaptığı ve halkından kaçan Esed’i himayesine aldığı düşünüldüğünde bambaşka bir çelişkiyi doğuruyor. 

Suriye’yi yaklaşık 25 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Beşşar Esad, rejim karşıtı muhalif grupların Şam’ın kontrolünü ele geçirmesinin ardından 8 Aralık’ta Rusya’ya kaçtı. Bu devralma, Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) savaşçılarının iki haftadan kısa süren hızlı bir saldırıyla ülke genelindeki önemli şehirleri ele geçirmesinin ardından gerçekleşti.