Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) Genel Müdürü Afaf Nasher, ABD’de Filistin meselesi söz konusu olduğunda ifade özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğunu açıkladı. Gazze’deki duruma dair sesini yükseltenlerin, anında ayrımcılığa ve baskıya uğrayarak cezalandırıldığını vurguladı.
Nasher, “Eğer Filistin’i destekleyen aynı kelimeler, İsrail’i desteklemek için kullanılıyor olsaydı, hiçbir sorun yaşanmazdı.” diyerek çarpıcı bir noktaya dikkat çekti. Ancak Filistin’i savunmanın, ABD’de büyük bir sansür uygulamasıyla karşılaştığını belirtti. Antisemitizm suçlamalarının, Filistin yanlısı öğrencilerin akademik ve iş yaşamında karşılaştığı ciddi sonuçlara yol açtığını da ekledi.
Öğrenci eylemlerinin bastırılmasına dair önemli bir örnek olarak, Columbia Üniversitesi’nde başlayan Gazze destekli protestoların, ülke genelinde nasıl bir baskıya maruz kaldığını aktardı. Öğrenciler, “Gazze’deki soykırıma ortak olmayacağız!” diyerek Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünü savunuyor. Ancak bu cesur duruşları, onları cezalandırma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Afaf Nasher, bu durumun aynı zamanda Siyonist hareketin güçlü etkisiyle bağlantılı olduğunu ve Amerikalı siyasetçilerin seçmenlerini korumak için nasıl bir baskı hissettiklerini de dile getirdi. Amerikan Müslüman topluluğunun ise, Gazze’deki bu insani krizin farkına vardıkça, yaklaşan seçimlerde oy kullanma konusunda daha kararlı olacağına dikkat çekti.
Hareket, 18 Nisan’da Columbia Üniversitesi’nde “İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki savaşını kabul etmiyoruz!” diyerek oturma eylemine başladı. Öğrenciler, üniversitenin İsrail ile olan akademik işbirliğini sonlandırmasını ve işgali destekleyen şirketlere yapılan yatırımları geri çekmesini talep ettiler. Ancak, polis güçleri müdahale etti ve bu durum, öfkenin birçok üniversiteye yayılmasına neden oldu.
ABD’deki bu olaylar, yalnızca ifade özgürlüğünü değil, aynı zamanda insan haklarını da tartışmaya açıyor! Gözler şimdi, bu cesur seslerin nasıl yankı bulacağında!
Kaynak: Mira Haber