2024 Hilali gözüktü, Hoşgeldin onbir ayın sultanı ya şehr-i Ramazan!
Suudi Arabistan ve Katar yönetiminden yapılan açıklamaya göre, Ramazan Hilalinin görüldüğünü ve yarın (11 Mart pazartesi) Ramazan ayının ilk günü olduğunu duyurdu.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Astronomu Gürhan Eren, konuya dair şu açıklamayı yaptı:
“Ramazan hilali ilk Atlas Okyanusu ile Kuzey ve Güney Amerika kıtalarında görülecek. 10 Mart’ta içtima ve rüyet olacak. Kongrede alınan kararlara göre, Başkanlığımız dünyanın herhangi bir yerinde hilalin görülmesine itibar ettiği için Amerika kıtasında görülecek hilalden dolayı 11 Mart’ta ramazan ayına başlayacağız.”
10 Nisan’da Ramazan Bayramı’na kavuşacağız. Şevval hilali Asya kıtasında görüleceği için hava muhalefeti olmadığı takdirde rüyet günü olan 9 Nisan’da hem Türkiye’de hem de Mekke’de hilalin görülebileceğini umut ediyoruz. Dolayısıyla tüm dünyanın Ramazan Bayramı’nı 10 Nisan’da kutlayacağını düşünüyoruz.”
ORUCA BAŞLAMAK İÇİN HİLALİN GÖRÜLMESİ ŞART MIDIR?
Rü’yet-i Hilal (Hilalin Görülmesi)
Abdullah b. Ebi Kays bildiriyor: Hz. Aişe’nin şöyle dediğini işittim:
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, diğer ayları(n hilalini) takip edip araştırmadığı kadar Şa’ban ayının hilalini takip edip araştırırdı. Sonra Ramazan’ın hilalini görmek suretiyle oruç tutardı. Eğer hava bulutlu ise o zaman (Şaban ayını) otuz gün sayar, sonra da (Ramazan) orucunu tutardı.
Hadisin isnadı sahihtir. Ibn Hibban 5/187 (3435), Ahmed, müsned (6/149), Ebu Davud, Sünen
(2325), Darekutni sünen (2/156-157:4), İbn Huzeyme 3/230 (1910), Hakim (1/423) ve Beyhaki, sünen (4/206)
Abdullah b. Ömer bildiriyor: Halk (Ramazan) hilalini görmek için uğraştılar. Ben de hilali gördüm. (Hilali gördüğümü) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e haber verdim. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem oruç tuttu ve halka da oruç tutmalarını emretti.
İsnadı sahihtir. Ibn Hibban 5/187-188 (3438), Ebu Davud, Sünen (2342), Darekutni Sünen (2/156-1), Beyhaki, Sünen (4/212), Darimi, Sünen (2/4) ve Hakim (1/423)
Ramazan ayına “on bir ayın sultanı” denilmiştir. Bu ayın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1- Kur’ân-ı Kerim’de ismi açık olarak geçen tek ay Ramazan ayıdır.
2- Kur’ân-ı Kerim, bu ay içerisinde indirilmiştir. Yüce Rabbimiz; “Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidâyeti ve hakkı bâtıldan ayırmayı açıklayan Kur’an, bu ayda indirildi.” (2/Bakara, 185) buyurulmuştur.
3- Kur’ân-ı Kerim’de, “bin aydan daha hayırlı” (97/Kadir, 3) olduğu belirtilen Kadir gecesi bu ay içerisindedir.
4- Dinimizin beş temelinden biri olan oruç ibâdeti bu ayda üzerimize farz kılınmıştır. Kurân-ı Kerim’de; “Sizden kim bu aya şâhid olursa (yetişirse) oruç tutsun” (2/Bakara, 185) buyrulur. Ramazan ayı girince şartlarını taşıyan kimselere oruç farz olur.
5- Fıtır sadakası vermek, bu aya mahsus bir ibâdettir.
6- Terâvih namazı da bu aya mahsus ibâdetlerimizdendir. Bu konuda bir hadis-i şerif rivâyeti şöyledir: “Kim inanarak ve sevabını umarak Allah rızâsı için teravih namazı kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhârî, Terâvih 1)
7- İtikâfa girmek: Ramazan ayının son on gününde itikâfa girmek sünnettir. “Hz.Peygamber (s.a.s.) Ramazan ayının son on günü girince elini eteğini toplar, geceyi ihyâ eder ve ev halkını uyandırırdı” (Buhârî, Kadr 5). Yine Hz. Âişe (r.a.)’den şöyle rivâyet edilmiştir: “Hz. Peygamber, Ramazanın son on gününde vefatına kadar itikâfa girdi. İrtihalinden sonra da zevceleri itikâfa devam ettiler” (Buhârî, İtikâf 1).
8- Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerim’i okumak, hayır ve hasenâtta bulunmak: İbn Abbas (r.a.)’dan şöyle rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.s.) insanların en cömerdi idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrâil (a.s.) karşılaştığı zaman daha da artardı. Cebrâil (a.s.) ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece Rasûlullah (s.a.s.) ile buluşup, Rasûlullah Kur’an’ı arzeder (okur)du. Rasûlullah, Cebâil ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgârdan daha cömert, daha faydalı olurdu” (Buhârî, Savm 7).
Hadis-i şeriften Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerim’i hatmetmenin sünnet olduğu anlaşıldığı gibi, gücü yetenlerin çokça sadaka vermeleri, hayır ve hasenâtta bulunmalarının da büyük sevap olduğu anlaşılmaktadır. Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.)’e; “Hangi sadaka daha fazîletlidir?” diye sorulunca, “Ramazan ayında verilen sadaka” buyurmuştur (Tirmizî, Zekât 28).[1]
kaynak: islamiokul.com