Gazze’de günlerdir süren katliamın fitilini ateşlemiş gibi gösterilen Hamas operasyonu, yıllar süren İsrail terörüne bir karşı saldırı olmasına rağmen, bugün Müslümanlar tarafından bile sivillerin ölümü gerekçesiyle eleştiriliyor.
ABD ve Avrupa ülkeleri, sivilleri bombalamasına rağmen peşpeşe İsrail’e olan desteğini açıklıyor, arkandayız, ne gerekirse veririz diyerek sahip çıkıyor, bakanları bir bir İsrail’e destek ziyareti yapıyor.
İsrail’in bu saldırıya karşılık olarak sadece bir haftada 2 binden fazla sivili katletmesi “kendini koruması, güvenliği sağlaması” olarak meşru sayılıyor.
Peki bu “meşru müdafaa” hakkı neden Filistin’e tanınmıyor, Hamas durduk yere, her şey olması gerektiği gibi iken mi saldırı başlattı? Filistin’de ölen, her gün bir yakınını kaybeden, haksızca hapsedilen, işkence gören, ablukaya alınan, bombalanan, evi toprağı gasp edilen Filistinliler değil mi, onların “kendini koruma, güvenliğini sağlama” hakkı yok mu?
Bu iğrenç çifte standart yeterince mide bulandırıcı değil mi?
Müslümansan elbette böyle bir hakkın yok. Çünkü bunu sağlayacak, küfrün hak karşısında birleştiği gibi İslam dünyasının batıl karşısında birleşmesini sağlayacak olan Müslüman birliğini, kardeşliğini paramparça ettiler. Bizi birbirimize kırdırdılar, kenara geçip seyrettiler.
Rezil eğitim sistemleriyle Müslümanın kardeşlik bilincini yok ettiler, zulme karşı durana, namusuna vatanına sahip çıkana “terörist” dediler.
O yüzden hiçbir İslam ülkesi bugün kalkıp ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz şartsız desteği Filistin’e veremiyor. Halkları Gazze’de estirilen teröre öfke kusarken, Arap Birliği’nın bütün yapabildiği toplanıp İsrail’i “barışa davet” etmek oluyor.
Oldu, o da hemen silah bırakıp davetinize icabet edecekti..
Kaynak: Mira Haber